top of page

Yirmi Beş Yıllık Yolculuk

İçinde bulunduğumuz yüzyılın, dile kolay ama ilk çeyreğine giriş yaptık. Bu da bana türlü başlangıçlar yapmam adına yardımcı fikirler verdi. Bir kısmına çoktan başladım ama birkaç tanesi var ki uzun soluklu olmasını istiyorum. Bu ay içerisinde yapmayı planladığım bir proje olarak, sonraki çeyreğe bir zaman kapsülü bırakmayı planlıyorum.


Aslında bunu yılbaşı öncesinde yazmak istiyordum ama yeni yıl kararları çerçevesinde benzerlik gösterebileceğinden 2025’in başında ele almayı uygun gördüm. Böylesi daha iyi oldu.


Zaman kapsülü ya da kutusu, adına ne derseniz deyin, hiç şüphesiz ilgi çekici ve heyecan verici bir mesele. Çocukken hepimiz bunu yapmak istedik ve belki de bir kısmımız bunu gerçekleştirdi. Köşe bucak saklanmış bazı oyuncaklarımın ara sıra ortaya çıkışıyla ben de buna kısmen ortak hissedebiliyorum.


Yine de tumturaklı bir tanesini yapma işine hiç girişemedim. Bu ay bu konuda bir dönüm noktası olsun istiyorum.


Photo by Aron Visuals on Unsplash


Öncesinde bu kutunun içinde neler olmalı diye düşündüm. Garip olan, aklıma gelenlerin hepsi geçmişte yapsaydım içine koyacağım türden ögeler oldu. Fiziksel anlamda hayatıma giren nesnelerin çeşitliliğini düşününce ne kadar azaldığını anladım. Artık türlü oyuncaklarım yoktu. Birçok fiziksel meta da değerini yitirmiş ve günümüzde iyice azalmıştı.


Bunu irdelememin nedeni, eğer yirmi beş yıl sonrasına eşyalar bırakmak istiyorsam bunların güncel manada değerinin/anlamının olması gerektiği düşüncesiydi.


CD, walkman (Türkçesi “yürürçalar” imiş bu yazıyı yazarken öğrendim), videokaset, oyun kartları, dergiler gibi akla düşen ilk nesneler artık yirmi beş sene öncesine aitler. Onları tekrardan yollamamın bir anlamı olmayacaktır. Ama onların yerini alan hiçbir şey gelmiyordu aklıma. Satın aldıklarım mı azaldı yoksa elimdekilere verdiğim değer mi? Geleceğe eli boş gidilir mi hiç?


Detayda boğulup konudan sapmadan soruma cevap vereyim. Evet, satın aldıklarımda bir azalma gözlemlemiştim. Bu, artık aldıklarıma daha fazla değer verdiğim anlamına gelmiyordu elbette. Yine de fark ettiğim nokta, aldıklarımın tek tipleşmesi ve sürekli/düzenli hale gelişiydi. Oynadığım türlü oyuncaklar yerini kitaplara bıraktı örneğin. Düzenli olarak kitap alsam da onları aynı düzende okumuyorum.


 

Böylece kutuyu nasıl doldurabileceğimi tekrar düşündüm. Aslında iki adet nostalji kutum var ancak bunlar bu zamana kadar hayatıma etki eden noktalardan bazı kesitler gibiler. Evet, bu projede illa ki 2025 yılını anlatan ögeleri aktarmak zorunda değiliz belki ama bahsettiklerimi oraya taşımanın da mantıklı bir yanını göremedim.


Sonra aklıma başka bir soru geldi. “Eğer bunu yirmi beş sene önce hazırlasaydım içine neler koyardım” düşüncesini güncele uyarlamayı ve basit bir sınıflandırmayla hareket etmeyi uygun buldum.


Gazete ve dergi almıyor olsam da, sırf bu niyetle almanın mantıklı olabileceğini düşündüm. Olaylar, konuşulanlar, ürün fiyatları, kullanılan kelimeler, kur farkları, hava durumu gibi çok yönlü bir karşılaştırma sağlayabilirler. Günümüzde birçoğumuzun yaşamında yer almasalar da var olmadıkları anlamına gelmez. Hala etkin oldukları yerler de var sonuçta.


Öte yandan vesikalık bir fotoğraf da çok iyi iş görecektir. Bu da aynı şekilde kişisel değişiklikleri görmemizi sağlayacak. Aslında bu zamana kadar edindiğim tüm vesikalık fotoğraflarımdan en az bir adet sakladığım için hepsini koymayı mantıklı buluyorum. Yine de, yeni bir tanesini edinmeyeli herhalde bir 4-5 sene olmuştur. İşte bir bahane daha.


Banknotlar ve madeni paralar kesinlikle içinde yer almalı. Bu ögeleri seçerken hep, “25 sene önce farklı mıydı ki sonrasında farklı olsun” sorusunu sorarak hareket etmeyi doğru buldum. Bu yüzden bu seçim de değer kazanıyor.


Photo by Sara Kurfeß on Unsplash


Yukarıda bahsettiklerim günümüzü ya da anı belgeleyen malzemeler. Bunların bir de teknolojik yönü var tabii. Büyük çoğunluğunu, içine aktaracağınız bir USB ile birlikte saklayabilirsiniz. Nostalji hissini verir mi, tartışılır. Fakat 2050’den bahsediyoruz, belki de USB’lerin varlığı tıpkı bir mektup almak gibi aynı etkiyi yaratır. Olamaz mı? Olabilir.


Sanatsal ve kültürel ögeler gerekli şimdi bize. Unutmayın, hepsi USB’ye sığabilir ama insani yanımız fiziksel nesneleri daha çekici bulabiliyor. Bu yüzden, bu sıralar okumayı en çok sevdiğiniz kitabı (veya dijital kopyasını) eklemek isteyebilirsiniz. Belki çizim yapmayı seviyorsunuzdur ve tam da bu amaç uğruna boyalarınızı elinize alırsınız. Müzik icra etmek ya da dinlemek de favori aktivitelerinizden ise, “2050 Yılına Yolladığım Şarkılar” listesi yapmanın tam zamanı. En azından bunları bir kâğıt parçasına dahi yazabilirsiniz.


 

Bilim ve teknolojiyi biraz daha kurcalayalım. Kaç sene önceydi bilmiyorum ama babama bu konuda danıştığımda gazetelerden kupürler kesmemi ve dosyalamamı önermişti. Ben de en ilginç konu olarak teknolojik ve bilimsel gelişmeleri ele almıştım ama bunu yapmam maalesef çok sürmemişti. Projem hızlı sonlanmıştı yani. Ancak onları ara sıra çıkarıp okuduğumda, keşiflerin ve gelişmelerin ne kadar basit kaldığını görmek beni çok şaşırtıyor. Tabii gazetede yer alan haberlerin halka yansıtılış şekli de basite indirgenmiş olabilir. Yine de bu var olan gerçeği değiştirmiyor.


İlgi çeken bazı bilimsel makaleler, insanlığa etki eden kimi fotoğraflar (yeni gök cisimleri, kara deliğin görselleştirilmesi, gelişen teleskoplardan yansıyanlar, gezegenlerden manzaralar vs.), hazırlanan bazı istatistik ve veriler de meraklısı için tatlı bir uğraş olacaktır. Belki de bunları evladınızla/arkadaşınızla birlikte hazırlamak süreci daha eğlenceli ve bilgili kılabilir. Sınırların değişimini izlemek için bazı haritaların eklenmesi de bir başka öneri. Dünyada olan bitenleri düşününce 25 sene çok uzun bir süre malum.


Photo by Eric Prouzet on Unsplash


Oraya yollayacağız tamam ama o zamanda neler olabilir? Bu düşünceyi keyifli buldum. Aynı zamanda araştırmaya ve düşünmeye sevk edecek bir yöntem gibi duruyor. Geniş tahminler yapmak istiyorsanız ulaşım, iklim, teknolojik değişiklikler, gezegenlerle olan etkileşimimiz gibi bazı konular size yardımcı olabilir. Eminim ki sizin aklınıza çok daha iyi fikirler gelecektir.


Söylemeye gerek yok ki, en önemli kısım kişisel eklemeleriniz. Mutlaka mektup yazın. Birden fazla olsun hatta. Kendinize, başka birine, o günkü size, olmayan torunlarınıza yazın. Bu süreçte fotoğraflarınızı çekin, videonuzu kaydedin. Böylece yazılı, sesli ve görsel her yönden ele almış olacaksınız. Eskilerin siyah beyaz fotoğraflarını elimize almak güzel ama en azından seslerini duysak, duygularını okusak da fena olmazdı, öyle değil mi? Olanağımız varken çok yönlü kullanmak en doğru olanı.


Eğer bu sene sonunda yaparım derseniz, sene içerisinde size etkide bulunacak eşyaları ekleyebilir, anıları kaydedebilirsiniz. Belki de bu kutuyu sizinle birlikte oluşturan birileri vardır. O halde onlardan da bir parça ekleyin. Seneler sonra ona dair bir parçayı görüp hal hatır sormanız için bir bahaneniz daha olur. Ne çok bahane yarattık bir kutu yapacağız diye. Fakat işin keyifli yanı da bu sanırım. İlkokulda elle uğraş verdiğiniz (ve birçoğunun sevemediği) ders geldi mi aklınıza? Eh, en azından buna not veren olmayacak, dilediğiniz gibi yapmakta özgürsünüz.


Photo by iam_os on Unsplash


Belki bir sırrınızı koyarsınız oraya, o an gelince sizi daha mutlu edecek nesneleri ya da belki hiç unutmak istemediklerinizi… Yirmi beş koca sene sonra hayat en az iki-üç kez daha değişecektir bizler için ve eminim ki, oraya her ne koyarsak koyalım bunu yaptığımız için kendimize minnettar olacağız. Şimdi bir düşünün: Hayatınızda yirmi beş sene öncesinden kaç anı kaldı?

Comments


bottom of page