20 Haziran 2023 tarihinde yarı resmi kabul edebileceğim bir şekilde yazma kararı aldım. Tam bir sene geçen bu süreç boyunca çok şey öğrendim.
Öncelikle o his vardır ya, “bir gün gelecek, onca zaman geçmiş olacak ve nasıl geçtiğini anlayamayacağım bile”, işte öncelikle bunu yaşıyorum.
Yazmaya karşı olan hislerim küçüklüğümden beri aralıklı olarak merakımın ötesine geçse de hiçbir zaman tam anlamıyla gündemime oturduğunu söylenemezdi. Günlükteki kayıtlarım hep çocuk aklımla özel sayabileceğim günler içindi, kopya çekerek oluşturduğum hikayelerim hep bölük pörçüktü. Ek olarak, bir fikri, hikayeyi paylaşmanın hep korkutucu olduğunu ve elimden alınacakmış hissi verdiğini de belirtmem gerek, bunlardan ötürü bir çekiniklik yaşıyordum.
Geçen sene o gün, okuduğum bir manga sonrası nedense içimde bir şey nüksetti. Bu, tam olarak o sanat eserinin etkisi miydi pek emin değilim, zira bu tür hikayeleri (muhtemelen başıma daha önce hiç gelmediği ya da geldiyse de böylesine etki etmediğinden ötürü) hep sahte ve abartılı bulmuşumdur. “Cidden bir sanat eserinden ötürü mü hayatının geri kalanına etki edebilecek bir şeye ilk defa tam anlamıyla adım atmaya karar verdin?” sorusu, bu türden bir hikayesi olan herkes için içten içe sorduğum ve aslında alaya almayı uygun gördüğüm bir biçimdi. Ara sıra hala öyle, yalan söylemeyeceğim. “Bir kitap okudum hayatım değişti” cümlesi bana hala komik geliyor dürüst olmak gerekirse. Tabi bunun ne kadar yakışıksız bir davranış olduğunu seçmek size kalmış.
Dediğim gibi, her neden ise, o çizgi hikayeyi okumayı tamamladıktan sonra içimi bir heyecan duygusu kaplamıştı. İçimdeki hisleri dile getirme ihtiyacı hissetmiştim. İnsanın en temel içgüdülerinden biri bana kalırsa. Bir şeyleri dile getirme ihtiyacı duyuyoruz. Bu yüzden doğru (aktarmak) ya da kurgu (yaratmak) olsun, bir tür hikaye anlatıcılığına soyunuyoruz.
Tüm düşüncelerimi bir yerde toplama düşüncesi, eskiden de birçok kez oluşturup çok geçmeden yüzüne bakmadığım bloglarımdan ötürü cazip gelmişti sanırım. Fakat bu defa işi ciddiyete bindirme arzusu öne çıkmış olacak ki bunun için bir platform seçmiştim. Hemen sonra, platformun küresel çaptaki yaygınlığından ötürü aynı yazımı, olduğu kadarıyla, İngilizce diline de çevirmeyi uygun görmüştüm.
Burada da anlaşılacağı gibi, her ne kadar sadece duygu ve düşüncelerimi dışa vurmak amacı ile (kendim için) yazmış olsam da, bu yazıyı çevrimiçi bir platforma taşıdığım an başkalarıyla da buluşabileceği düşüncesini unutmadım. Bundan ötürü de artık birileriyle düşüncelerimi, hissettiklerimi, yaşamımdan kesitleri, edebi biçimleri paylaşmak istedim. Her daim öncelikle kendim için, beklentisiz bir şekilde yazdım; olası etkileşimlerin olabileceğini de olmayabileceğini de hesaba katmayı ihmal etmedim. Bu konuda olası bir hayal kırıklığı yaşamanın önüne daha en başından geçmiştim.
Bu bir yıllık süre içerisinde başlangıçta her gün yazdım. Belli bir kitlem yoktu ve umursamadan devam ettim. Bir gün birçok kişiye ulaşabilirdim ancak şu anda ne yazmak istediğim önemliydi. Hevesle devam ettim ki aslında ilk baştaki düşüncem bunu disiplinli bir işlemek dahi değildi. “Muhtemelen iki günde bir ya da haftada bir yazarım, hatta belki de canım ne zaman isterse o zaman devam ederim” diyordum. Öyle olmadı.
Babamdan devraldığım bir alışkanlık olarak bu tür konularda arşivci kişiliğimi konuşturuyorum, bu yüzden bol bol not aldım, her şeyi olabildiğince detaylıca kaydettim.
20.06.23 - 16.08.23 tarihleri arasında her gün yazarak toplamda 59 makale,
18.06.23 - 12.03.24 tarihleri arasında her iki günde bir yazarak toplamda 79 makale,
15.03.24 - 20.05.24 tarihleri arasında her üç günde bir yazarak toplamda 22 makale,
27.05.24’ten itibaren bugüne kadar her yedi günde bir yazarak toplamda 5 makale ile yazılarımı yazdım.
Bu süreçte hasta olduğum bir haftalık yılbaşı sonrası sürecinde “kaçırdığım” 3 makalem dışında hiçbir zaman vazgeçmedim. Vazgeçmenin eşiğinden döndüğüm ve zincirimi kırmak istediğim zamanlar oldu, oldukça da kendimi zorladım ve sonrasında beni hoşnut bırakan bir seriye imza attım. Şimdi de, belirlediğim en güncel tarih aralığıyla bunu yapmaya devam ediyorum.
Bir yıl boyunca yazılarımı paylaşmayı seçtiğim çevrimiçi platformun yanı sıra yazılarımı hep çevrimdışı olarak kaydettim ve birkaç sitede daha paylaştım, en öncelikli olanı ise bu web sitesiydi.
Yazmamın önüne geçen problemlerle iki kez karşılaştığımdan ötürü artık oradaki paylaşımlarımı sonlandırmayı tercih ettim çünkü şevkim kırılmıştı. Fakat işin asıl üzücü yanı kesinlikle bu değildi. Oradan somut olarak bir gelir elde etmedim ve yazılarımı zaten kendi web sitemde de paylaşıyorum, böyle bir alanım her zaman vardı ve tümüyle bana aitti. Beni üzen konu ise bunların etkileşimin sonlanmasıydı.
Başlangıçta ağırlık verdiğim dil kendi dilimdeki yazılar üstünde değildi ve yabancı kişilerle takipleşiyordum. Farklı türden yazılar okuyor, sitenin yapısını çözmeye çalışıyor ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavramaya bakıyordum. Böylece okurlarımın sayısının aslında takip edenlerden az olduğunu anlayabilmiştim. Bu, başlangıçta edindiğim düşünceyi destekliyordu; önemli olan kendim için yazmaktı. Zira okumak isteyenler her zaman bulunurdu. Her ne kadar onlarca kişi takip etse de bir ya da iki kişinin okuyup yorumlarını paylaşması diğer herkesten daha önemliydi.
Zamanla, uzun zaman sonra, yerel çaptaki etkileşimi hızlandıracak bir yola başvurdum. Bir süre karşılıklı takipte bulunduğum bir kişi ile, ki yabancı biri değildi, bir süre sonra sohbete dahil olmak istedim. Çünkü kendi ülkemden birilerini bulmak platformda zordu ve aynı yolun yolcusu olarak bazı konular hakkında konuşabileceğimizi düşündüm. Hızlı bir kararlaştırma sonrası bir topluluğun tohumları atıldı. Bizler gibi düşünüp ortalıkta savrulan kişileri toplamak ve onları bir arada tutmayı istedik.
Çok geçmeden topluluk oluşturuldu, bir yayının çatısı altında buluşuldu, çevrimiçi arkadaşlıklar kuruldu, birbirimizi yönlendirdik, tanıştık ve tartıştık, bir anda hem okuyanı hem de yazanı bol olan bir topluluğa dönüştük. Halbuki bizim gibi birçok kişi varmış ya da bu platforma dahil olmayı tercih edebilecek çok kişi zaten hazırmış. Her halükarda olabildiğince güncel bir yapılanma içine girdik ve bunu sağladık.
Yazma serüvenime başlarken böyle bir işe kalkışacağım aklıma hiç gelmezdi, seneler önce kurup yarım bıraktığım bloglarım aklıma geliyordu. Aynı kaderin paylaşılmadığı, mutlu olduğum bir periyottayım. En azından çoğunlukla memnunum diyebilirim.
Platformdan iki kere uzaklaştırılınca, oraya dönmek istemediğimi belirtmiştim. Böylece, haliyle, orada sürekli olarak okuduğum, yorumlarında bulunup aynı şekilde karşılık bulduğum herkesle arama bir mesafe girdi elbette. Bu, bağları tümüyle koparıp atmak değildi, çevrimiçi topluluğumuz bizi bir arada tutmaya yetiyordu. Ancak bu türden bir darbe, başlangıçta tahmin etmediğim bir diğer husus olan etkileşim öğesini tümüyle al aşağı etmeye yetiyordu.
Yani evet, eski disiplinsizliğimi yenmiştim ancak bunu, elimde herhangi bir çare olmaksızın, başlangıçta beklemediğim sosyal ve manevi kazancı kaybederek ödemiş oldum.
Photo by Photo Boards on Unsplash
Öyle ki bu bir yandan da sürekli olarak alıştığınız yapının bir anda çökmesine de olanak sağlayabilir nitelikte bir husus. Her gün aynı platforma uğrayıp gerek yazmak gerek okumak bir alışkanlık, bir gündelik aktiviteydi benim için. Zamanla kurduğum her şeyin altına koyulan bir dinamitti.
Öze dönecek olursak tüm bu kötü görünümlü gidişat aslında yazmaya asla engel değil. Bazen böyle kötü inişler yaşarız. Bunlar dışarıdan saçma veya manasız dahi gelebilir, önemi yok. Bize düşen, bir şekilde ve belki de zamanla toparlanmaktır. Belki bu yine aynı olumlu şekli alır, bilinmez. Ancak önem taşıyan nokta elde var olanı korumak, mümkünse üstüne eklemek ve bizi biz yapanı elde tutmaktır.
Bu vadede topluluğun içinde bulunmaktan mutluyum. Bu türden bir yapı geçen senenin sonunda kendime (istemsizce) verdiğim bir sözdü. Böylesi bir gruba girmek istiyordum ancak yardımcı kurucusu olmayı beklememiştim. Sosyal anlamdaki eksikliğimi veya belki de korkaklığımı, tembelliğimi aşmam gerekiyordu ve bunu üstünde uğraşmayı en sevdiğim alanda gerçekleştirmenin daha verimli olabileceğini hissediyordum. Ne mutlu ki o gün attığım bir mesaj tüm bunlara sebep olmuştu.
Bir diğer isteğim hep bir kitap kulübüne üye olmaktı açıkçası. Yine bu grup ile birlikte bunu sağlayabilmek gerçekten çok hoş oldu. Hep yapmayı düşlediğim iki şey işte böyle başladı. Tüm bu bir yılda bazı şeyler gelişti, değişti, çöktü ancak en sonunda bu şekli aldı.
Genel itibariyle mutsuz değilim ancak disiplinimin çöküşünü toparlayabildiğimi kesinlikle söyleyemem. Platformdan zorunlu ayrılışımın ardından gelişen ve daha ziyade bireysel hareket ediyormuşum gibi hissettiren bu süreçte, eskisi gibi olmasa da yazmaya ve okumaya devam ediyorum. Üstelik, yine aynı günde yani 20 Haziran 2023 tarihinde başladığım kurgum üstünde çalışma fırsatını yer yer buluyorum. Evet, o gün öyle bir gaza gelmiştim ki aynı zamanda şu anda bitirip gerekli değişikliklerini yaptığım kurgumu yazmaya da başlamıştım.
Belki de biraz da bu yüzden kendimi hüzünlü hissediyorum. Geçen bir sene sonunda tüm hırs ve şevk ile hareket eden ben sanki şimdi solup gitmiş gibi.
O günlerdeki arzumu tekrardan yakalamayı diliyorum. Bir sene sonra bir şeylerin çok daha iyiye gitmesini ve artık gelişim kaydetmesini umut ediyorum. Ve artık bir şeylerin gelişim kaydetmiyor oluşundan da çok yorulduğumu ifade etmek istiyorum.
Mediumda dolanırken ara ara yazılarını özlüyorum ne yalan söyleyeyim. Şöyle öğrendiğim düşündürdüğün, beni konuşturduğun yazılarını...
Ama yaptıkların da kıymetli...
Hani diyorsun ya 1 sene içinde bende maddi ve manevi kayıp oldu diye. O bir sene içinde de bazı kişilere katkı sağlandığından eminim. O kişilerden biri de benim. Yani platforma girip adımlar atman bana yaradı. Valla senden çok şey öğrendim. Kitabı okurken acele etmemek gerektiğini, unutsak bile tekrar tekrar bakabileceğimizi, kitap okumadan önce kapağına bakabileceğimizi, Yazmakla ilgili herhangi tarza bağlı kalmadan yazabileceğimizi, Canımız yazmak istemiyorsak "salıp gidebileceğimizi" Yazmanın şifa olduğunu,
Benden birçok şey bilmene rağmen mütevazılığını, ayrım gözetmeksizin insanlara saygılı davranışını, dostluğunu... daha birçok şey...
Buna rağmen, senin de insan olduğunu inişlerin-çıkışların olacağını, o edindiğin bilginin, kültürün, görgünün insan olduğun için…